Spor seyircisi politik amaçlar doğrultusunda kışkırtılıyor, maçlardaki futbol dışı pankartlar ve atılan siyasi sloganlar her geçen gün artıyor
Sena Çelik - Özgür Gündem Gazetesi
Spor seyircisi politik amaçlar doğrultusunda kışkırtılıyor, maçlardaki futbol dışı pankartlar ve atılan siyasi sloganlar her geçen gün artıyor
Daha çok milli müsabakalarda görülen şovenizm içerikli pankartlar özellikle ligdeki futbol karşılaşmalarında da tribünlerde yer almaya başladı. Sporcular ve taraftarlar bu tür pankartları sağduyu sahibi gerçek taraftarların açmayacağını belirtirken bu tablo karşısında rahatsızlık ve endişe duyduklarını ifade ettiler.
İspanya Kralı Franko’ya sormuşlar, “bunca yıl ülkeyi nasıl oldu da kavgasız, gürültüsüz yönettin” diye… O da cevap vermiş; “Ben ülkemi 3F ile yönettim. Fiesta (danslara, oyunlar), Fashing (Festival, karnaval ve eğlence) ve Futbol (100 bin kişilik Stadyumlar yaptırdım. İnsanları spor sahalarına doldurdum.)” Belki de O dönemler bilgi iletişim ağının zayıf oluşu ve insanların dünyadaki özellikle politik gelişmelerden geç haberdar olmaları, gelişen olayların ve değişimlerin kendilerini yakından ilgilendirmediğini düşünmeleri yüzünden “kulağı tıkalı yaşam” da süregelmiş. Şimdi ise, durum çok farklı. Kitleler arasına sızmaya çalışan art niyetli insanlar, bu kalabalık çoşkusundan yararlanarak, kitleyi kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya başladılar. Bu durum öylesine büyüdü ki, amacı sadece ve sadece sportif bir müsabakayı izlemek olan kişiler spor sahasına niçin geldiğini ve hangi amaçlara hizmet ettiğini de unutuverdiler. Spor sahalarında hiç alışamadıkları pankartlar görmeye, hiç ilgileri olmayan sloganlar duymaya başladılar. Bu pankartların çoğu da “şovenist” özellikler taşıyordu. Özellikle son zamanlarda futbol liglerindeki sıradan bir karşılaşma bu tür pankartlarla dolmaya başladı. Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un lig maçlarına gelen bazı kişiler, tribünlerde siyasi içerikli pankartlar açmaya başladılar. Lig maçlarında taraftara “Vatan elden gidiyor” Bu maçlara Ulusal karşılaşma niteliği kazandırmaya çalıştıkları gibi, sporu amacından saptırıp düşmanlık tohumları ektiler. Sıradan maçlarda istikla marşları okutuldu, kitleye spor dışı sloganlar attırıldı. Artık maça gidenler, tribünleri önceden dolduranlar, 30 dakika önceden politik sloganlar atıyor, maç başladıktan sonra bunu asgariye indirerek takımlarını desteklemeye başlıyorlar. Milli maçlardaki durum ise, tam anlamıyla bir “savaş çıkarması”nı andırıyor. Seyirci sanki maça, sportif karşılaşmaya değil de “Cenk”e gitmiş görüntüsü veriyor. Rakip takımın Ulusu bir çeşit düşman bellenip, aleyhte çirkin, centilmenliğe uymayan tezahüratlarda bulunuluyor. Açılan pankartlarda ise, kan ve çirkeflik dökülüyor. Bu davranışta bulunanların çok az sayıdaki kışkırtıcılar oldukları da vurgulanıyor.
Taraftar ise, konuyla ilgili görüşlerini dile getirirken, oldukça ilginç yorumlar yapıyorlar. Ali Karakaya adlı bir taraftar, “Biz gidip uslu uslu maçımızı seyretmek istiyoruz. Ama olayı çirkinleştiriyorlar. Ben milli maça gittim. Gördüğüm tablo seyirci kitlesi bakımından mükemmeldi. Ama bunu çirkinleştirdiler. O çoşkuyu şiddete döktüler. Eğer Türkiye yenilseydi O sahadan başta hakemler çok kişi sağ çıkmazdı. Kan dökülürdü. Ama iyi ki yendiler. Taraftarlardaki şiddet istemi çoşkuya dönüştü ve herhangi bir olay çıkmadı” dedi.
Özellikle milli maçlarda asılan pankartlardan bazıları şöyle: “Yüzde yüz Türk olduğun zaman cihan senindir” , “Kahraman Denktaş seninleyiz” , “Yaşasın Dünya Türklüğü” , “Türkiye bölünmez bir bütündür”, “Milli bağımsızlığımızdan ve topraklarımızdan asla taviz verilmez. Sevr hayallerini yıkacağız”, “Vatan bölünmez bir bütündür.”
Galatasaray’ın Eintracht Frankfurt’u kupadan elemesinde de aynı tablolar yaşandı. Yine aynı senaryo tekrarlandı maç öncesi politik sloganlar atıldı. Maçtan sonra sokaklara dökülerek çoşkusunu yaşamak isteyenlere yine bu kişiler eşlik ettiler. Mecidiyeköy’den Taksim’e kadar yürüyen kitle yine hızlı bir şekilde politikleşti ve resmi ideolojinin cazgırcısı kesildi. Bazı taraftarlar ise, O anı yaşadıklarını ne slogan attıklarını bilmediklerini sadece spor olayını düşündüklerini söylediler.
Hasan Karakurt adlı taraftar ise, taraftarı bazı kişilerin yönlendirdiğini belirtirken, “Sporun din, dil, mezhep, ırk ayrımı yoktur. Devreye spor girdimi bu tür şeyler kenara koyulur. Spor zaten milletleri birbiriyle kaynaştırmak, kardeşlik zemini yaratmak için icat edilmiştir. Bunu kalkıp da düşmanlık için kullanmak yanlış bir davranıştır. Ben senelerdir maçlara giderim. Özellikle fanatik olaylara da karşıyım. Tribünlere gidenlerin sadece maç izlemek için gittiklerine inanıyorum” diye konuştu.
Boyalı basın ise, taraftar arasındaki bu kışkırtıcı kişilerin yaptığı yorumlar ve manşetleriyle çanak tuttu. Her maç öncesi seyirciyi provakasyona getiren bazı gazeteler, karşılaşma öncesinde Türklük öğesini ön plana çıkararak maçı “Milli havaya” büründürmeye çalıştılar.