İşçiler Haydi!

Haluk Gerger

Kimse heveslenmesin; tarihin sonu falan gelmedi, sosyalizm bitmedi. Kimse heveslenmesin, emekçiler ilelebet sömürüye mahkûm edilemedi. Yeni Dünya Düzeni’nin “ölü toprağı” insanlığın üzerinde çimentolaşamadı. Kimse kapitalizmin nihai utkusuna güvenip de çalım satmasın, kimse beynelmilel sermayenin ‘yalanlar imparatorluğu’na sığınıp da emeğe ve barışa savaş açmasın.

Bakın, kapitalizmin savaşa, soğuk savaşa, silahsızlanmaya dayalı “refah devlet,” çatırdıyor, sistemin yapısal devrevi durgunluğu, enflasyonla birlikte seyrederken metropollerarası ateşkese dayalı Keynesyen savaş harcamaları devri kapanıyor. Emeğin kan ve gözyaşıyla elde ettiği tüm kazanımlar birer birer elinden alınıyor. 1920’li ve 30’lu yılların o bunalımlı, hantal ve durgun kapitalizmi ortaya çıkıyor.

Bilimde ve teknolojideki bütün ilerlemeler geliyor sonunda kapitalizmin kâr ve bencil güç hırsına takılıyor, milyarlarca üreten için maddi, manevi insani ihtiyaçların tatmini söz konusu olamazken, yeryüzünün tüm nimetleri ve gelişmenin sonuçları küçük bir azınlığın israfı ile emeğe, kültüre ve doğaya düşman kanallara akıtılıyor.

Evet, bugün kapitalizme rağmen insanoğlunun üretken kapasitesi ve yaratıcı zekası büyük patlamalar yaptı. Ama, bunların ürünlerinin insana ve insani ihtiyaçların tatminine yöneltilmesi kapitalizmle birlikte mümkün olamıyor.

Hala yeryüzünde yoksulluk, cahillik, hastalık, hatta açlık yaygın. Hala baskı, savaş ve sömürü yaşamı karartıyor. Hala emek, kültür ve doğa acımasızca, düşmanca sömürülüyor. Bir avuç sömürücü ve yönetici, beynelmilel sermayenin sahip ya da gardiyanları dışında kalan milyarlar için yaşam hala bir didişme, kargaşa ve yıkım.

Hayat değişiyor, olanaklar artıyor, insanlık ve üretici güçler gelişiyor, ama kapitlazmin doğasındaki yıkıcılık, sömürü ve insan, emek, doğa düşmanlığı aynı kalıyor. Örgütlü ve sürekli bir emek sömürüsü, insanlığa aykırı tüm sonuçlarıyla devam ediyor.

Şimdi bilimin müthiş gelişmesi, kimi aymazlarca, kapitalizmin utkusunun bir kanıtı olarak gösteriliyor, bunun sosyalist kuramca öngörülemediği iddia ediliyor.

Ne aymazlık, ne çarpıtma, ne büyük bir yalan!

Bakın Grundrisse’de Marks ne demiş: “Büyük sanayinin gelişmesi ölçüsünde, zenginliğin yaratılması gitgide daha az ölçüde emek süresine ve yararlanılan emek miktarına bağlı hale gelir. Emek süresince harekete geçirilen mekanik öğelerin kudreti, bu zenginliğin yaratılmasında gitgide daha çok önem taşımaya başlar... Bu etkinlik daha çok bilimin genel düzeyi ile teknolojinin gelişmesine veya bilimlerin üretime uygulanmasına bağlıdır... Ana temel, genel üretici gücün sömürülmesidir. Bir kelime ile toplumsal bireyin gelişmesi, üretimin ve zenginliğin ana temeli olarak ortaya çıkmaktadır.”

Bugün, kapitalist formasyonun üretim ilişkileri, üretici güçlerdeki tüm gelişmelere karşın, insani ihtiyaçların karşılanmasının ve insanın gelişmesinin önünde engel oluşturmaktadır. Bu ilişkiler, özgürlüğün, doğanın, kültürün, giderek insanın kurtuluşunun en büyük düşmanı olarak ortaya çıkmaktadır.

Bilim ve teknolojideki devasa gelişmelerle birlikte patlama yapan üretim kapasitesi ile bizzat bilimde gerçek devrim olanağı ve dolayısıyla da sınıfsız toplumun altyapısının gerçekleştirilmesi imkanı, kapitalizmin üretim ilişkileri nedeniyle engellenmektedir.

Bilim ve teknolojideki gelişmeler, kapitalizmin sınırlarını, olumsuzluklarını ve giderek yıkıcılığını, sınıfsız toplumun ise olabilirliğini, sosyalizmin tarihsel haklılığını ve kaçınılmazlığını kanıtlamakatadır!

Bilim ve teknolojideki gelişmeler planlama açısından da insanlığa büyük olanaklar sunmaktadır. Sovyet deneyindeki gibi yüz milyonun üstünde insandan oluşan çağdaş bir toplumun ekonomik yaşamının geri tekniklerle, neredeyse çalakalem planlamaya çalışılması dönemi çoktan kapandı. Şimdi insanoğlunun önünde iki seçenek var: Özellikle bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler sonucunda, ya kapitalin sahibi ve gardiyanı bir avuç kıyıcı bütün özel hayatımızı dahi denetleyecek biçimde planlayacak toplumu ve insanlığı köleleştirecek ya da insanın kendisi üretimi, dolaşımı ve paylaşımı planlayarak insanı, tüm ekonomik, ideolojik, politik vb. zincirlerinden boşalmış bir özgürlüğe kavuşturacak.

Kimse heveslenmesin! Kapitalizm, kendi bunalımlarında, engellemelerinde ve kötülüklerinde boğulma sürecine giriyor ve sosyalizm geleceği, kurtuluşu, özgürlüğü gösteriyor.

Evet, bugün rüzgar işçi sınıfından, emekten yana esmiyor; ama duymuyor musunuz, emekçi iktidarının, devrim dalgasının dipten gelen gümbürtüsünü duymuyor musunuz?

İşçiler hele siz, siz kendi iktidarınızın o yakıcı acilliğini, ahlaki gereğini, tarihsel haklılığını duyumsamıyor musunuz? Sadece bir sınıf olarak kendinizi değil, emeği ve bütün bir insanlığı kurtaracak ve mazlum halkları da bireyi de özgürleştirecek sosyalist devrimin esen yelinin sıcaklığını herkesten önce siz gereksinmiyor ve hissetmiyor musunuz?

O halde haydi! Tutun sosyalist kadroların ellerinden ve haydi, örgütlü sömürüye karşı, örgütlü mücadele için haydi!