'Özgür Üniversite hem özerk hem de demokratik yapıda olacak'

Ekim ayında öğretime başlayan ve onursal rektörlüğünü İsmail Beşikçi’nin, rektörlüğünü Yalçın Küçük’ün yaptığı Özgür Üniversite’nin Türkiye’deki üniversite ortamına nasıl bir alternatif sunacağı, hedeflerinin ve işleyiş biçiminin nasıl olacağı konularında Dekan Profesör Fikret Başkaya’yla görüştük.

Hıdır Geviş

  • Eğitim sistemi hiç kuşkusuz devletin kendi ideolojisini yaymak ve yaygınlaştırmak için kullandığı önemli bir aygıt. Bu anlamda devlet, ülkemizde orta öğretim kurumlarını tümüyle kendi kontrolünde tutuyor. YÖK öncesinde üniversitelerin kontrolü, orta öğretime oranda daha azdı. 12 Eylül sonrası devletin sistemli bir politikayla bu kontrolü tümüyle ele geçirme isteğinde olduğu görülüyor. Nitekim YÖK’le bu gerçekleştirildi de... Bu gelişmelerin sonuçları çok bariz biçimde ortada. Üniversitelerdeki doçentlik ve araştırma görevlisi payeleri dost-ahbap ilişkileriyle veriliyor. Böyle bir sistemde özgürce düşünce üretilmesini bilimin gelişmesini beklemek mümkün değil. Yakın zaman önce faaliyete geçen Özgür Üniversite’nin böyle bir ortamda kurulması son derece önemli bir girişim. Böyle bir üniversite kurma fikrinin nasıl doğduğunu, nasıl geliştiğini anlatır mısınız?

Üniversite özerktir, eğer değilse üniversite değildir. Bu bakımdan üniversite kavramı özerklikle özdeştir. Kendi kendini yönetmeyen bir bilim olamaz. Yani özgür olmadan bilim olamaz. Elbette bu kendinden menkul bir şey değildir. Verimli ve yaratıcı olmaktır. Bu verimliliği bugün yaygın olan anlamda almamak gerekir.

Yaratıcılık yoksa bilim de yoktur. Özerkliğin bir koşulu da üniversitenin kendini eleştirebilmesi ve savunabilmesidir. Eğer 12 Eylül döneminde üniversite sözünü ettiğim niteliklere sahip olsaydı, YÖK diye bir şey olmazdı ve üniversiteleri bu hale getiremezdi. Belki üniversiteleri kapatabilirlerdi; ama bu hale getiremezlerdi.

Üniversite özgür ve özerk olmalı derken, bundan kendi başına buyrukluk, kapalı tarikat gibi bir şey anlaşılmamalıdır. Eğer bu özgürlük ve özerk işleyiş herkesin özgürlüğüyle örtüşüyorsa, bir bakıma toplumun özgürleşmesinin güvencesiyle bir anlam taşır. Bu bakımdan gerçek üniversite, özgürleştirici, ilerletici, yaratıcı olmak durumundadır. Bugün üniversiteler bu niteliklerin çok uzağında bulunuyorlar. Birkaç istisna dışında araştırma yapılmıyor. O kadar ki, ders kitabı yazımı bile durmuştur. Üniversiteler herhangi bir devlet dairesinden farksızdır. Bütünüyle devlet tarafından yönetiliyor. Yoğun bir baskı söz konusudur. Özellikle öğrenciler üzerinde çok yönlü yoğun bir baskı var.

  • Özgür Üniversite’nin nasıl bir yöntemle eğitim vereceği konusunda bizi aydınlatır mısınız?

Bizim oluşturmayı amaçladığımız yapı, hem özerk hem de demokratik olacak. Üniversite öğretim üyeleri ve öğrenciler tarafından yönetilecek. Bir bakıma yöneten-yönetilen ilişkisi olmayacak. Derslerde öğrenciler pasif ve edilgen konumda olmayacak. Zaten üniversite öğrencisi “etüt eden” anlamına geliyor. Üniversite dışı eğitimden temel fark buradadır. Araştırmacı olmayan üniversite öğrencisi olamaz. Bu da sayıları 20-25’i geçmeyen sınıflarda mümkündür Bu bakımdan lise sonrası eğitim veren kurumların üniversite sayılması yanlıştır. Üniversite mesleki beceriler kazandıran bir kurum değildir. Kaldı ki, beceri kazanmak için mutlaka bir okula devam etmek de gerekmez. Üniversite, düşünsel, entelektüel, teorik yeteneği ve yaratıcılığı geliştiren bir yer olmalıdır. Kafasında sorulan olan ve o sorulara cevap arayan insanların kümelendiği bir yerdir.

  • Öğretim görevlisi seçiminde nasıl bir yol izlenecek?

Öğretim kadrosunda aslolan gönüllülüktür. Bizim oluşturmayı amaçladığımız yapıda herkes gönüllüdür. Öğrenciler de öğretim üyeleri de gönüllüdürler. Bu durum demokratik işleyiş ve yaratıcılığa uygun bir zemin oluşturur. Bilimsel yaratıcılığın koşulu motivasyondur. Motivasyonun olmadığı yerde bilimsel yaratıcılık da olmaz. Kadromuzu da oluşturma aşamasındayız. Öğretim üyelerinin seçiminde, saptanan her dersi en iyi kimler verebilir diye sıralama yapacağız. Gönüllülerden dersleri yürütmelerini isteyeceğiz. Bu arada mekan sorunumuz da var. Bütün bu sorunların üstesinden çok uzak olmayan bir zaman kesitinde gelebileceğimizi sanıyorum.

  • Önünüze koyduğunuz hedefleri nasıl sıralayabilirsiniz?

Üniversitenin ilkelerini ve işleyiş biçimini, kurallarını oluşturma aşamasındayız. Bunu hem kendi aramızda hem de “dışımızdakilerle” tartışarak oluşturmayı yeğliyoruz. Aceleye getirmek istemiyoruz. Üniversitenin gerçekten faaliyete geçmesi ve oturması için zamana ihtiyacımız var kanısındayım. Önümüzdeki yılın güz döneminde gerçek işleyişe kavuşacağımızı umuyorum. Elbette şimdiden bazı dersleri başlatmış durumdayız. Zorunlu bir geçiş dönemine ihtiyacımız var.