Bayram Balcı- Nazım Babaoğlu
Sonbaharda havaların da serinlemesiyle birden Urfa semalarında binlerce güvercinin kanatlarıyla kaplanır. Gökyüzü rengarenk olan güvercin kanatlarıyla adeta yırtılır ve şair Orhan Veli’nin denizi diktiği gibi güvercinler de yırtılan Urfa semalarını yeniden dikerler. Urfa’da bir gelenek olan güvercin yetiştiriciliği bugün de azımsanmayacak ölçülerde devam ediyor. Bugün tahmini bir rakam vermek gerekirse bu özgürlüğün simgesi olan kuşları yaklaşık 2000 Urfalı yetiştiriyor ve bazıları da bu işin ticaretini yapıyor.
Urfa, güvercin yetiştiriciliği ile de ünlü bir şehir. Sonbaharda meraklılar, televizyon kameramanları, gazeteciler, kültür dergileri yazarları Urfa’ya uğrar ve güvercin yetiştiriciliğiyle ilgili yazılar yazar, çekimler yapar.
Sonbaharda havaların da serinlemesiyle birden Urfa semaları binlerce güvercinin kanatlarıyla kaplanır. Gökyüzü rengarenk olan güvercin kanatlarıyla adeta yırtılır ve şair Orhan Veli’nin denizi diktiği gibi güvercinler de yırtılan Urfa semalarını yeniden dikerler.
Urfa’da bir gelenek olan güvercin yetiştiriciliği bugün de azımsanmayacak ölçülerde devam ediyor. Bugün tahmini bir rakam vermek gerekirse bu özgürlüğün simgesi olan kuşları yaklaşık 2000 Urfalı yetiştiriyor ve bazıları da bu işin ticaretini yapıyorlar.
Urfa’nın en eski mahallelerinden biri olan Dabakhane civarında sabahın erken saatlerinden ya da akşam serinliğinde gezerken gökyüzünde uçuşan yüzlerce tür güvercinin sunduğu renk cümbüşüyle karşılaşırsanız şaşırmanıza gerek yoktur. Çünkü Urfa sadece Nemrut memleketi değil aynı zamanda bir güvercin cennetidir.
Urfa’da en çok güvercin yetiştiricisi ise tarihi Haşimiye Meydanı’nda bulunuyor. Eski Haşimiye Meydanı’nda tarihi Mecek Hanı’nın damında kuş yetiştiriciliği yapan Hüseyin Demirkol güvercin besiciliğinin bir zevk olduğunu belirterek 130 erkek güvercinin olduğunu söylüyor. Kuş yetiştirmenin bir gelenek olduğunu söyleyen Demirkol, “Ekim ayından sonra güvercinleri uçurmaya başlarız. Urfa’nın her köşesinden o zaman binlerce kuş uçurulur. Binlerce kanat birbirine karışır. Kuşlar birkaç saat uçarlar. Urfa’nın üzeri o zaman güvercinle kaplanır. Birkaç saat uçtuktan sonra dağılırlar. Yuvalarına dönerlerken yanlarında yabancı kuşlar da getirirler. Bu yetiştirici için bir başarı olur. Ama bazen de bizim kuşumuz başka kuşların peşinden gider. O zaman gidip kuşumuzu istemeyiz. Ayıptır çünkü.” diyor. Neden dişi kuş değil de hep erkek kuş beslediğini sorduğumuzda da bize şu yanıtı veriyor Demirkol: “Bu güvercinler dişi gördü mü birbirlerine girerler. Uçmak istemezler. Bunun için kuşları çiftleştirmeyiz. Artık yaşlanıp uçamayanlara da mükafat olarak iyi bir dişi kuş veririz ki nesli türesin” demekte.
Dabakhane’de kiraladığı bir dükkanda 2 milyon kira vererek güvercin ticareti yapan Özden, geçimini güvercin alım-satımından sağlıyor. Aylık gelirinin ortalama 2-3 milyon olduğunu belirtti. “Bu güvercin yetiştiriciliği bir ailede varsa o ailenin sonraki gelen fertlerinden de mutlaka güvercin yetiştiricileri çıkar. Güvercin sevdası kara sevda gibidir. Güvercinler soylu hayvanlardır. Bir zamanlar insanların mektupları, telgrafları ve telefonlarıydılar. Şimdi sadece bir zevk ve eğlence aracı durumundalar” diyor.
Bugün Urfa’da bulunan güvercinlerin birçoğunu dış ülkeden geldiğini belirten Özden, “Urfa’da güvercin türleri saymakla bitmez. Yüzlerce güvercin cinsi var. Şarabi, mevlendi, akkuyruk, fitilli, sarı nakışlı, kırmızı nakışlı, sarı devşerli, kırmızı devşerli, aynalı, gümüşkuyruk, İsrail, miski, arans, karagöz.” diye sıralarken güvercinlerini genellikle Halep, Şam, Bağdat ve İsrail’den getirdiklerini söylüyor. Almanya, Macaristan, Bulgaristan, Yugoslavya gibi ülkelerden de güvercin getiriyorlar. Taklacı tabir edilen ve uçarlarken hava boşluğunda takla atan kuşların miski, kürenk, Hollanda kuşu, kırkkuyruk, abalı kuşlarının yerine göre çok pahalı olduğunu söyleyen Özden, “Genellikle Musul’dan gelen miski ve kürek güvercinleri gen. Ve iyisidir. Bunların fiyatları 1 milyon ile 1.5 milyon arası değişiyor. Taklacı kuşların dışındaki tüm güvercinler ise 400 -50 bin arasında satıyoruz.” diyor.
Eyüp Kendirci adındaki bir güvercin yetiştiricisi ise şunları söylüyor: “Güvercinle uğraşmak zevkli bir iştir. İnsan kahveye, kumara, pis yola gitmez. Ama bu güvercinlere de bazen acıyorum. Bunların kaderi kötüdür. Doğduklarından beri dişi kuş çağırırlar, ta ki çaptan düşene kadar yanlarına dişi kuş koymayız. Geceleri bağırır dururlar, dişi çağırırlar. O zaman insanın içi parçalanır. Ama uçurma zamanı geldiğinde biz güvercinleri süsleriz. Onlara güzel küpeler takarız. Boyunlarına, ayaklarına Halep takımları takarız. Kışın arkadaşlarla iddiaya gireriz. Yanımıza 50-60 güvercin alır, Urfa’nın dışına çıkar oradan salıveririz kuşları. Turistler fotoğraf çekerler. Alıp götürmek isterler ama onlara yasak. Oralardan bize kuş gelmesi yasak değil ama onların götürmesi yasak.” Urfa’da Haşimiye Meydanı’nda birkaç tane de güvercinler Kahvehanede vardır. Kahvehanenin içi kafesler ve güvercinlerle doludur. Kahvede karşılaştığımız ve İstanbul’dan gelerek 30 çift güvercin aldığını söyleyen bir genç, “Güvercinlerin evleri yoktur. Kim daha iyi bakarsa güvercin orasını evi beller” diyor. Urfa sadece Nemrut memleketi değil aynı zamanda da bir güvercin cennetidir.