Metin Sever
11. TÜYAP Kitap Fuarı başladı. Ve kitap yine gündemde. Türkiye’deki kitap satışları ve kitap okuma oranının diğer ülkelerle karşılaştırıldığında ne kadar korkutucu ve ürkütücü olduğu bir gerçek. Bu sektörü oluşturan ve var olan sorunlara çözüm önerebilecek kesimlerin temsilcilerinin görüşlerini size aktarmayı amaçladığımızı belirtmiştik. Bugün de Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri ve Çınar Yayınları sahibi Aydın Ilgaz’ın bu konudaki görüşlerinizi sunuyoruz.
- TÜYAP Kitap Fuarı’nın olumlu ve olumsuz yanlarıyla değerlendirir misiniz?
Aydın Ilgaz: TÜYAP Kitap Fuarı’nın 11. Yılına girmesi güzel bir olay. Ancak yazılı kültürümüz açısından hiç de iç açıcı bir tablo değil. 12 Eylül sonrası ülkedeki sıkıyönetimin denetimi altında kitaplar yasaklanırken TÜYAP’ın, kitabın okura serbestçe sunulmasında ve geniş alanlarda sergilenmesinde ve katkısı göz ardı edilemez. Ancak o yıllardan bu yana kitabın okura ulaşmasında fazla bir gelişme olmamıştır. Ankara ve İzmir’de açılan fuarların devamlılığı oluşmadığı gibi, okura da çeşit açısından fazla bir sunuş getirmemiştir. Fuarcılık kavramı ürünün dağıtıcıya sergilenmesi olduğu halde üretici firmalar açısından fazla bir potansiyel oluşturamamıştır. Taşra bölgelerinden gelecek toptancı ve kitapçıların bu tür fuarlara ilgilerinin artması beklenirken doğrudan doğruya okurun ilgisinin artmış olması, ülkemizde kitabın ticari piyasada ilgi çeken bir tüketim malı olmadığını göstermiştir.
- TÜYAP Kitap Fuarı uluslararası bir muhteva kazanamıyor. Sadece perakende kitap satılan ve yayıncının nakit sıkıntısının giderildiği “panayır” durumunda. Ayrıca Frankfurt gibi uluslararası fuarlara da katılım tam anlamıyla gerçekleşemiyor. Bunun nedenleri sizce neler? Bu noktada Yayıncılar Birliği’nin bir etkisi olamaz mı?
Aydın Ilgaz: TÜYAP ticari bir kuruluştur. Bu nedenle TÜYAP’ı yöneten kişiler öncelikle kendi menfaatlerini düşünürler. Yayıncılar Birliği ise altı-yedi senelik bir maziye sahip ve çoğunlukla ders kitabı ve dağıtım işleri yapan arkadaşlarımız var. Sadece üyelerinden aldığı aidatlarla ayakta kalabiliyor. Kültür yayınları yapan yayınevlerinin sayısı ve ekonomik güçleri çok az. Yurtdışında açılan fuarlara katılmak istendiği takdirde talep edilen para fazla. Kitapların taşıması orada yer kiralanması vs. masrafları kültür yayıncılarının karşılaması çok zor. Bu noktada hükümetlerin destek vermesi lazım. Hükümet futbol maçından fon almazken aynı yaklaşımı yayıncılara da göstermeli.
- Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri ve bir yayıncı olarak bu olumsuzluğun kaynağında yatan ana nedenleri söyleyebilir misiniz?
Aydın Ilgaz: On yıllık kültürel gelişme sürecinde yazılı kültürün de geneldeki gelişmemezlikten nasibini aldığı görülüyor. Eğitimsizliğin getirdiği yozlaşma, ülkenin bütün sanatsal öğelerinin çöküşüyle belirginleşirken, kitap fuarlarından da pozitif bir gelişme beklenemez. Yıllardır değişmeyen “kitap düşmanlığı” tüm yayıncılığımızı etkilemektedir. Kitap üretmenin en sakıncalı bir ticari sektör olduğu ortaya çıkmaktadır. Talim ve Terbiye Kurulu, görevi yalnız ve yalnız ders kitaplarının ders çizelgesine uyup uymadığının incelemek olmasına karşın piyasada var olan bütün kitaplar üzerinde, hatta dergi ve gazeteler üzerinde denetleme hakkını kendinde görüyor.
Dünyanın hiçbir ülkesinde rastlanılmayan bu yöntem, genç kuşaklar üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır.
Ne yazık ki birçok öğretmen, öğrencisine uygun kitap seçmek için geldiği fuarlarda, önce beğeni ile seçtiği kitabı sonra yeniden kitap standının raflarına bırakmaktadır. Nedeni ise, bu kitaplarda Talim ve Terbiye Kurulu’nun okullarda öğrencilere okutulması uygundur olurunun olmaması. Bazı kurumların ellerini kitabın üzerinden çekmesini istiyoruz.