Kartpostal koleksiyonculuğu sabır ister

Ahmet Eken

Eski kartpostal toplamak, koleksiyonunu yapmak, alım satımı, kısaca kartpostala gösterilen ilgi, yavaş da olsa giderek artan bir olgu. Bir zamanlar kimsenin “yüzüne bakmadığı” zaman içerisinde, az ya da çok yıpranmış kartpostallar, konusu üzerindeki pul, yayıncısı, yayınlandığı tarih gibi özelliklerden dolayı aranır hal geldi, hatta kartpostal müzayedeleri bile düzenleniyor.

Türkçe’de kartpostal üzerine herhangi bir kitap yok, yayınlanan makale sayısı da fazla değil, ancak öncelikle kartpostalların kendilerinden ve diğer kaynaklardan tarihi hakkında bazı bilgiler öğrenebiliyoruz. Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu’nda kartpostal 2890’lı yıllarda ortaya çıkıyor ve hayli ilgi görüyor. Birçok fotoğraf atölyesi, gerek İstanbul’dan gerekse İstanbul dışından çeşitli görüntüleri kartpostal olarak basıp satıyor. Ve o gün bugündür kartpostal var.

Konuyla ilgili olarak kartpostal dünyamıza yabancı olmayan bir isimle.

Hasan Coşkun ile görüştük. Dükkanında her ne kadar kitap, gravür, pul alışverişi yapılıyorsa da kartpostalın ayrı bir yeri var, topladığı, toplamaya devam ettiği, gerek Türkiye’de, gerekse de başka ülkelerde de basılmış kartpostallar, çeşitli şekilde tasnif edilmiş, meraklılarını bekliyor. Kartpostal alım-satımının genellikle, filatelli, kitap ve gravürle beraber, onlarla yan yana yapıldığını söyleyen, Beyoğlu Sanatlar Çarşısı’ndaki Papirüs’ün yöneticisi Hasan Coşkun, sorularımızı şu şekilde cevapladı:

Türkiye’de kartpostal koleksiyonculuğunun tarihi ne?

H. Coşkun: Türkiye’de kartpostal koleksiyonculuğu, alım-satımı yeni bir olay değil. Kartpostal Batı’da ortaya çıkışından kısa bir süre sonra, bizde de basılmaya başlanmış ve hayli ilgi görmüş. 1890’lardan günümüze daha 1920’lere gelmeden yayımlanan kartpostal sayısı binlerle ifade ediliyor. Sonra bir de başka ülkelerden gönderilen kartlar var… Tabii, bu arada meraklılar, onları toplayanlar, bir konu etrafında koleksiyonunu yapanlar da ortaya çıkıyor. Ve zaman geçtikçe, kültüren bir yanı olan kartpostalın değeri de artıyor. Kitap, gravür, pul gibi objelerin alışverişini yapanlar kartpostala da ilgili göstermeye başlıyor ve nihayet günümüze geliyoruz. Başka bazı ülkelerde olduğu gibi bizde organize, arzulanan bir bilgi ve bilinçle yapılan bir kartpostalcılığın olduğunu söylemek kanımca zor, yeni yeni oluşan, kimi sorunlarını henüz çözememiş bir çevre.

Bir noktaya daha değinmek istiyorum.

Kartpostal alım-satımını yapanların, koleksiyoncuların sayısı o kadar fazla değil, genellikle büyük şehirlerde dar bir çevre, elbette yeni yeni meraklılar ortaya çıkıyor, ancak sayımız çok fazla değil…

Alım-satımda fiyatları nasıl belirliyorsunuz?

H. Coşkun: Müzayedelerde ortaya çıkan fiyatlar, yabancı ülkelerde yayınlanan kataloglardaki bilgiler, müşterinin gösterdiği ilgi gibi etkenler fiyatları belirlemede etkili oluyor. Ancak bazı istenmeyen olayların yaşandığını da görüyoruz. Çok ucuza alıp pahalıya satmak, değerinden aşağıya bir fiyatla satmak gibi. Tüm bunlar kartpostal meraklıları, alım satımıyla uğraşanlar, koleksiyoncular bilgilendikçe, bilinçlendikçe elbette ortadan kalkacak. Ben bir koleksiyoncu adayının tanıdık bir kartpostalcı ile “ahbap” olmasını tavsiye ederim. Kendisinden çok şey öğrenecektir.

Koleksiyoncu nasıl olunur, bu konudaki önerileriniz?

H. Coşkun: Bir konuyla ilgili kartpostalları toplayabilirsiniz. Örneğin: Tabiat manzaraları. Sadece bir firmanın yayınladığı kartları bir araya getirebilirsiniz. Kronolojik olarak yapabilirsiniz. Renkli ya da siyah beyaz ayrımı yapabilirsiniz… Kısaca her türlü özelliğine göre, (arkasındaki pullara kadar) kartları bir araya getirmek mümkün. Bu kolay bir iş değil, sabredeceksiniz, üşenmeden kartpostal satılan yerleri dolaşacaksınız. Sizin gibi meraklılarla tanışacaksınız. Bakarsınız, aradığınız kar ondadır ve elden çıkartmak istiyordur ya da bir yerlerde görmüştür. Bizim ciddi, sorunlarımızdan bir tanesi, sürekli bir yayın ve de yeterli katalog, kataloglar… ancak tüm bir zorluklar aşılmaz değil ve bir gün bakarsınız ki, güzel bir koleksiyonunuz olmuş.